• şimdiye dek binlerce kişiden duyduğum ve arada sırada benim de kullandığım anlamsız cümlecik. anlam olarak da "bir nesnenin içini görebilmek için kabını çıkarmak" cümlesini karşılar. örnek:
    - ayy bizim çocuk çok meraklı bütün oyuncak arabalarının içini açıyo.
    - belliydi senin elektronik okuyacağın küçükken de radyoların, saatlerin içini açardın. bi daha da toplayamazdın. ehe ehi.
  • bir de gönül şarkısında içini dökmek, açılmak manasında kullanıldığına da şahit olmuşluğum vardır.
    ansızın içimi açtım yapma dedim yaptın gönül.
  • bilumum cerrah icin gayet dogal bir operasyon.
    (bkz: bisturi)
    (bkz: ne$ter)
  • ~içimi açtım sana. içini açmak için~

    -- birhan keskin
  • içine atmak kadar faydalı değildir.
    aslına bakarsan ikisinin de bi poka faydası yok ama içine atmak hiç değilse hayal kırıklığına uğratmaz.
  • içinizi , o da içini açsın diye açmışsanız ve açmışsa..en geniş cümleye dönüşebilir bu, eski bir avluda..(bkz: birhan keskin)
  • şimdilerde pek kimseye içimi açasım yok. içini açmak da ne garip tabir. içimde organlardan damarlardan, kandan, kemikten başka bir şey varmış gibi. sanki içim hırsız eve girse de bulamasın diye saçma sapan yerlere yerleştirilmiş bir kutuymuş gibi. birine göstersem sonrasında o onu çalmaya korkar korkusu ile yaşayacakmışım gibi. sanki hayatıma dair sahip olduğum her şey o, o olmasa yaşayamazmışım gibi. heyhat, ne anlamsızlar laflar, ne boş lakırdılar. içimde öyle geliyor bana olsa gerek ki kimseye boş ve anlamsız bir şey göstermek istemiyorum. insanlar anlamsız şeylere karşı çok tepki gösteriyorlar çünkü. her şey de bir anlam olmalı gerekmiş. anlamın altın çağıymış. anlam olmadan insan nasıl yaşarmış? anlamsızsa var olmasa da olurmuş hatta var olmasa daha iyi olurmuş. her daim anlam peşinde, kaybedecek tek bir saniyesi bile olmayan insanları boş yere meşgul edip onların o pek kıymetli vakitlerini çalmaya kimsenin hakkı yokmuş. anlamlar havuzunu bulandıracak bir anlamsızlığı kimse hayatında istemezmiş. o kimsesiz kalanlar da hep anlamını bulamayan ya da yitiren kişilermiş. anlama, anlamlı anılara, eylemlere, hikayelere ya da bir şeylere işte sahip kişiler onları kovalarıyla ortak anlam havuzuna taşır ve bu havuzu dolduran diğer kişilerle arkadaşlık eder, bu havuzdan faydalananlar kulübünün doğal üyesi olurlarmış. havuzunun imkanlarından faydalanır mutlu mesut yaşarlarmış. anlamsızlık sahiplerinin görmekten nefret eder, onları görünce mideleri kalkarmış. onlar keşke olmasa derlermiş, havamızı kirletmese, aklımıza böyle bir şeyin var olduğunu da düşürmese. ama onlar hep var. parmak ucuna saplanan bir kıymık gibi önemsiz, ufacık ama can yakan, can sıkan ama orada duran her dokunuşta kendini hatırlatan. anlamı kendine pek de yetmeyenlerin aklına bir acabayı salan. anlamlıların o "ütopik" düzenine tehdit oluşturan hem de hiçbir şey yapmadan. tehdit olunca da ister istemez bir "tepki" görüyorsun karşı taraftan. ne tuhaf sadece var oluşun birilerini rahatsız ediyor sen hiçbir şey yapmadan. anlam havuzlarında anlamsızlara anlam verebilecek kadar su birikmemiş daha demek ki. anlamları ancak kendilerine kadar. ancak kendilerine yetebiliyorlar. her anda ve her şeyde anlam bulanlar, hiçbir şeyde anlam bulamayanları anlamlandıramıyorlar. biraz komik, aslında ironik ve "ütopik" düzeninin temellerinin pek de sağlam olmadığını hissettiren bir durum.

    böyle bir dünyaya doğmayı ben istemedim. böyle bir anlamsızlığı ben seçmedim. o oradaydı ve ben içine girdim sadece. anlam aramanın beyhudeliğini fark ettim sadece biraz da albert camus'un yol göstermesiyle. fakat içimi, zihnimi, aklımdakileri açtığım anda taşlanıyorum. yok dilmek isteniyorum. çünkü var olan yapılarına tehdit oluşturuyormuşum gibi düşünüyorlar. oysa tehdit oluşturmuyorum, onu yok sayıyorum. onların boşlukta durduklarını aslında bir şizofreninin içinde bulunduklarını düşünüyor ama dillendiremiyorum çünkü dayak yemekten korkuyorum.çünkü anlamsız da olsa hayatta kalmak istiyorum anlamlandıramadığım bir şekilde. içimde bir şeyler ar ama tanımlıyamıyorum, ismanileştiremiyorum, anlayamıyorum anlayacağın.
  • oruç aruoba , "ile " kitabından:
    "sevmek, içini açmaktır."

    birhan keskin , "eski avluda " şiirinden:
    "içimi açtım sana. içini açmak için."
  • yanlış insana içini açtıysan vay haline
  • yüreğine giden yolu aralamakla, avuçlarını, avuçlarına vermekle, baktığında gözleri ışımakla olan.
hesabın var mı? giriş yap